Ölüm Oruçlarına Devlet Neden Sessiz Kalıyor?

Ölüm oruçlarına devletin neden sessiz kaldığı, neden ölüm orucuna yatanların taleplerini dinlemediği eleştirisi yapılıyor. Elbette insani açıdan hiç kimsenin ölüme terk edilmesi kabul edilemez. Öte yandan birde kabul edilebilir ve kabul edilmemez talepler vardır.

Ölüm Orucuna yatanların devletten talepleri nedir?

Ölüm oruçların asıl amacı “Abdullah Öcalan’a ev hapsi ve tecridin kaldırılmasıdır.” Bu işi yumuşatmak adına taleplerin arasına ana dilde eğitim, ceza evlerindeki yaşam koşullarının iyleştirilmesi gibi taleplerde eklenmiş. Ve fakat asıl amaç “Öcalan’a ev hapsi.”

Üstelik herkes biliyor ki, (DTP aksini iddia etsede) ölüm orucundaki hiç kimse özgür iradeleriyle bu eylemi yapmıyor. Onlara gelen emir doğrultusunda kendilerini ölümün kucağına atıyorlar. Tıpkı PKK’nın canlı bomba eylemlerinde kendilerini ölüme attıkları gibi. Bazıları salağa yatıp bu gerçeği görmezden gelirken, kimileride “insan hakları, yaşam hakkı gibi kutsal değerler üzerlerinden” vatana ihanet ettiklerinin, örtülü biçimde ölüm oruçlarına destek verip “zorla açlık grevi yapan” insanların vebaline girdiklerinin farkında bile değiller.

Devlet Ölüm Orucundaki Kişilerin Taleplerini Yerine Getiremez mi?

Tersten bir soruyla cevap vereyim.

Yarın 100 kişi çıkıp “biz şeriat devleti istiyoruz, bunun içinde ölüm orucu başlattık.” derlerse ne olacak?

Öbürgün 1000 şehit ailesi çıkıp “Abdullah Öcalan’ın asılmasını istiyoruz o asılana kadar ölüm orucuna devam edeceğiz.” derse ne olacak?

İlk başta söyledik. Kabul edilebilir ve kabul edilemez talepler vardır. Bugün gündemde olan ölüm oruçlarındaki taleplerden biri ve asıl amaç olan “Öcalan’a” ev hapsi kabul edilebilir bir talep değildir. İşin garibi ölüm oruçlarındaki asıl amacı “bildikleri halde” ölüm oruçlarına destek veren hiç kimse çıkıp açıkca “öcalan’a” ev hapsi uygulansın’ı açık bir şekilde söylemiyor. Ceza evlerindeki yaşam koşulları düzeltilsin, ana dilde eğitim sağlansın gibi “insani talepleri” gündeme taşıyıp kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. İşin acı olan tarafı ise, bu gerceği göremeyen kişiler açlık grevine destek vererek PKK’nın bayraktarlığını yaptıklarının farkında bile olmamasıdır.

Bir kişi çıkıp aleni bir şekilde PKK’ya destek verebilir. Bu kişiye açık sözlü içi dışı bir olduğu için saygı duyarım. Ama siz çıkar bir yandan “insan hakları” deyip “yaşam hakkını hiçe sayan” çoluk çocuk demeden öldüren PKK örtülü bicimde destek verirseniz bu yaptığınıza en hafif tabiriyle iki yüzlülük denir.

Herkes safını belirlesin. Net olsun. PKK sözcüsümü yoksa vatan hainimisiniz? Bunu açık bir dille söyleyin. Söyleyinki bizde karşımızda kimler var bilelim.

Yorum yapın