Arap Baharı olarak adlandırılan gelişmeler sonrasında silahlı milisler tarafından acımasızca katledilen, yargılanmadan infaz edilen Kaddafi’yi Libya halkı şimdiden arar oldu. Başa geçen eli silahlı kişiler Libya halkına kan kusturmaya devam ederken, tabiri caizse “gelen gideni aratır” oldu. Yoğun işkence yapan ve savaş suçu işleyen milislerin bu fiillerinden Uluslararası Af Örgütü’nün düzenlediği rapor sayesinde haberdar olduk.
Raporunda, tutukluların ifadelerine yer veren Uluslararası Af Örgütü , tutukluların, “kamçıyla, kabloyla, plastik hortumla, zincirle ve sopayla dövüldüklerini, kendilerine kablolarla ve şok tabancasına benzer elektroşok silahlarıyla elektrik verildiğini” söyledikleri ifade edildi.
12 KİŞİ İŞKENCE DE ÖLDÜ
Raporda, Eylül ayından bu yana en az 12 tutuklunun işkence gördükten sonra öldüğü, “bu kişilerin vücutlarının yara bere, morluk ve kesiklerle dolu olduğu, bazılarının tırnaklarının çekilmiş olduğu” bildirildi.
Uluslararası Af Örgütü ‘nün, Ocak ve Şubat aylarında Libya ‘nın batısında ve iç kesimlerinde 11 tutuklu kampını ziyaret ettiği, biri hariç hepsinde işkence ve kötü muamele yapıldığına dair kanıt bulduğu belirtildi.
BİNLERCE TUTSAK
Örgüt, Libya ‘nın yeni hükümeti tarafından kontrol edilen merkezlerde 2 bin 400 civarında tutuklunun bulunduğunu, ancak milislerin, çoğu Misrata ve Trablus’ta olmak üzere binlerce kişiyi tutsak aldığını açıkladı.
Uluslararası Af Örgütü ‘nün, Trablus, Garyan, Misrata, Sirte ve Zaviye’deki tutuklularla görüştüğü belirtilirken, örgütün Ürdün’den telefonla açıklama yapan kriz danışmanı Donatella Rovera, kimsenin, olanlardan milisleri sorumlu tutmadığını ifade etti ve Libya hükümetini, “siyasi iradeden yoksun olmakla, sorunun boyutunu tanımak istememekle” suçladı.
İNTİKAM SALDIRILARI
Raporda ayrıca, ülkede Afrikalı göçmenlerin ve mültecilerin hedef alındığı, intikam saldırılarının düzenlediği, toplulukların, bütünüyle zorla yerlerinden edildikleri, şiddetin etnik bir düğüme benzediği kaydedildi.
Uluslararası Af Örgütü, Batılı ülkelere Libya hükümetine ve milislere baskı yapması çağrısında bulunarak, Avrupa, ABD ve NATO’nun “bekle ve gör” zamanının geçtiğini söylemesi gerektiğini bildirdi.
Misratalı milislerin Tavarga halkının 30 bin kişilik nüfusuna uyguladığı yağma, yakma yıkma ve yerlerinden etme gibi vahşice hareketlerinden düzenlenen rapor sayesinde haberdar olduğumuz gibi; Kaddafi döneminde baskıcılığa rağmen kendi içlerinde mutlu mesut yaşayan halkın bu hazin sonunun ne zaman düzeleceğini merakla bekliyoruz.