Türkiye NATO adındaki uluslararası birliğe üye olalı tam 60 yıl oldu. Geçen bunca sürenin yıldönümünde konuşma yapan ve çeşitli değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, meydana gelen tehdit, kriz, dönüşüm ve fırsatların uluslararası camianın gündeminde yer aldığını ve bu olayların önemli bir bölümünün Türkiye çevresindeki coğrafyalarda gerçekleştiğine dikkatleri çekti.
NATO üyeliğinin 60. yıldönümünde, Türkiyenin ittifaka olan desteğini devam ettireceğini söyleyen Gül, İttifakın önümüzdeki dönemde dünya güvenliği ve istikrarına katkılarını aynı başarıyla sürdüreceğine işaret etti. NATO ittifakının kurulduğu 1949 yılından başlayarak, İkinci Dünya Savaşı’nda büyük yıkıma uğrayan Batı Avrupa ülkelerinin güvenliğinin sağlanmasında ve yeniden imarında hayati bir rol oynadığına dikkat çeken Gül, Türkiye, bu dönemde özgür dünyanın güvenliğinin sağlanması ve değerlerinin savunulması bakımından o günkü ekonomik gücünün çok daha ötesinde büyük fedakarlıklara katlandığını söyledi.
Soğuk Savaşın sona ermesiyle NATO’nun rolünün bu ülkelerle sınırlı kalmadığını belirten Gül, Transatlantik bölgesinin güvenliğindeki yeri zamanla genişlemiştir. Başlangıçta 12 ülke tarafından imzalanan Vaşington Antlaşması’yla kurulan İttifakın, bugün 28 müttefikten oluşması, pek çok ülkenin örgüte üye olmak istemesi ve dünya genelinde 40ı aşkın ülke ile ortaklığının bulunması bunun en açık kanıtıdır. Türkiye, bu süreçte de İttifakın en etkin ve aktif üyelerinden biri olarak önemli roller üstlenmiş ve büyük başarılara imza atmıştır. bilgisini verdi.
NATOnun, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, bir yandan eski Varşova Paktı ve SSCBnin ardılı olan ülkelerle yeni ortaklık ilişkilerinin geliştirildiğini ifade eden Gül, diğer yandan, artık ileri refah düzeyine ulaşmış bulunan Avrupalı müttefiklerin daha fazla sorumluluk üstlenebilecekleri yeni düzenlemeleri yürürlüğe koyduğuna vurgu yaptı. Avrupa-Atlantik bölgesinde düşman ülkeler değil, ortak değerleri ve ilkeleri paylaşan geniş bir aile bulunduğunu dile getiren Gül, şu mesajlara yer verdi:
Bu yeni oluşan ortamda, Avrupa’nın daha fazla sorumluluk üstlenmesi de doğal bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Tüm Avrupalı müttefiklerin, bu sorumluluğu üstlenirken hakça ve kapsayıcı bir düzenleme ortaya koyacaklarına inanıyorum. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi ortak değerleri paylaşan ülkelerin ittifakı olan NATO, Avrupa’da hakça ve kalıcı bir barış ortamının kurulmasına yönelik temel amacını her zaman korumuştur. Türkiye, Cumhuriyetimizin kurucusu Aziz Atatürk’ün belirlediği ilkelerin doğal bir sonucu olarak NATO’daki 60 yıllık üyeliği boyunca, müttefikleriyle paylaştığı çağdaş değerlerin, barış ve özgürlüğün yayılması noktasında İttifaka çok önemli katkılarda bulunmuştur.
Dünya barışına verdiğimiz önemi ve Türk milleti olarak her zaman takındığımız, takınmakla yükümlü olduğumuz sağduyulu görüşü uluslararası camiada da yansıtma gayretinde bulunan Gül, ortak ilişkileri geliştirmenin önemine de böylece değinmiş oldu.