Bülent Ecevit ve Türk Solu

Hayata gözlerini 1925 yılının İstanbul’unda açan, siyasi hayatı sürekli çalkantı halinde geçen ve “Türkiye’nin karaoğlanı” olarak nitelendirilen Bülent Ecevit; Türk siyasi hayatına ve bilhassa Türk Solu’na büyük hizmetlerde bulunmuştur. Harvard üniversitesinde araştırmalarda bulunmasının yanı sıra gazeteci kimliğiyle de “Ulus gazetesi” aracılığıyla gündeme gelen Ecevit, 12 Eylül döneminde askeri darbeye karşı çıktığı için 3 kez de hapse mahkum edilmiştir. Siyasi hayatı hakkında pek yazılı kaynak olmadığından, bulabildiğimiz kadarını siz değerli takipçilerimize aktarmak istiyoruz. Evet, buyrun Ecevit’in o çalkantılı siyaset hayatına kısaca bir göz atalım:

Bülent Ecevit’in siyasi hayatının önemli dönüm noktalarından biri 1965 yılına rast gelir. O yıl yapılan CHP kurultayında Kemal Satır’ı yenen Ecevit genel sekreterlik koltuğuna oturdu. CHP’de “ortanın solu” kavramı bu kurultaydan sonra ortaya atıldı. Ecevit de “Ortanın Solu” çizgisinin arkasındaki isimlerden biriydi. Ancak bazı çevrelerce CHP’yi aşırı sola çekmek hatta “komünizm”e yaklaştırmakla suçlanıyordu. Partiye yeni kimlik arayışı iç çalkantılara yol açtı. 1965 seçimlerinin Süleyman Demirel’in başkanlığındaki Adalet Partisi’nin zaferiyle sonuçlanması da parti içi bunalımı hızlandırdı. Ecevit, 1965 seçimlerinde Meclis’e Zonguldak milletvekili olarak girdi. Turhan Feyzioğlu ve Kemal Satır grubu partiden koptu. 43 milletvekili Güven Partisi’ni kurdular. Bu Parti daha sonra Cumhuriyetçi Güven Partisi ismini aldı. CHP’nin içinde bir sola kaymadan söz ediliyordu. Ecevit bu konulardaki düşüncelerini 1966’da yazdığı “Ortanın Solu” ve 1968’de yazdığı “Bu Düzen Değişmelidir” kitaplarında açıkladı. Bu dönemde Türkiye bir çalkantı içindeydi. 1968 öğrenci olayları ve anarşi Türkiye’yi yeni bir bunalıma sürüklüyordu.

Ecevit, 12 Mart 1971 muhtırasına karşı çıkış yaparak CHP Genel Sekreterliği görevinden ayrıldı. CHP’deki aktif görevlerinden kopan Bülent Ecevit, ekibi ile birlikte parti tabanında destek arayışına girdi. Partinin neredeyse değişmez genel başkanı kimliğini kazanmış İsmet İnönü’ye karşı bir harekette başarılı olmak için başka bir seçenek de bulunmuyordu. Ecevit’in parti teşkilatına dönük çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. 1972’de toplanan CHP kongresinde Ecevit, İnönü’nün karşısına parti lideri adayı olarak çıkma gibi bir tercih yerine parti organlarına yönelik liste yarışına girdi. CHP’nin yeni lideri İşte bu kongrede liste yarışını İnönü’nün desteklediği Kemal Satır grubu değil Ecevit kanadı kazandı. Bunun üzerine İnönü, CHP genel başkanlığı görevinden istifa etti. 14 Mayıs 1972’de olağanüstü toplanan CHP kongresi Bülent Ecevit’i parti genel başkanlığına getirdi. CHP lideri Ecevit, hükümetten çekilme kararı aldı. Bunun üzerine İsmet İnönü, CHP üyeliğinden de istifa ettiğini açıkladı. Böylece Ecevit 1938’den itibaren aralıksız 34 yıl CHP genel başkanlığını yapan İsmet İnönü’yü siyaset kulvarından çıkarmış oldu. (13 Ocak 1999-Fuat Akyol/Zaman)

Görüldüğü gibi oldukça hareketli bir siyaset hayatı olan, GATA’da gördüğü tedavi sonrası hayata gözlerini yuman Bülent Ecevit; günümüz solcuları tarafından sıklıkla yad edilmektedir.

Yorum yapın