Malum tablo… Yan yana üç maymun fotoğrafı görürüz. Biri ağzını, biri gözünü, biri kulaklarını kapatmıştır. Komik gelir, sempatik gelir onların bu halleri. Güler geçeriz çoğunlukla.
Gözümüz televizyondaki lay lay lom programlarda. Kaç ananın ciğeri yanıyor kimin umurunda. Maçlar her şeyden önemli. Memleket meselesi esas sahada. El alem gelmiş yakıp yıkıyor. Kaç ölü olduğu bile bilinmiyor ama maçtan çıkan taraftarlar birbirini öldürebiliyor. Kim kimi aldatmış, kim kimle yakalanmış takibindeyken hiçbir şeyin farkında değiliz.
Biz aynen o üç maymunuz işte. Görmek istesek de göremiyoruz. Duymak istesek de duyamıyoruz. Konuşmak istesek de konuşamıyoruz. Bütün dünya görüyor, duyuyor, konuşuyor. Bir tek biz farkında değiliz. Farkında olanlar da korku denizinde yüzüyor. Ya da taraf olup yalakalığın zirvelerinde geziyor. Bu arada bilgisayarım yalakalık kelimesini kullandığım için beni uyarıyor “argo veya kaba sözcük” diye. Ben ise en hafifini kullandığımı biliyorum.
Sadece “ah vahlar”la geçen olaylar silsilesi haline geldi hayatımız. “Allah rahmet eylesin. Böyle bir günde anaların yüreği yakılır mı?” Evet, bu lafları ben de kullandım. Böyle cümleler kurdum. İçimin kan ağlamasına karşılık değil bu cümleler. Yavan bunlar. Gerçekten yavan. Bu acıyı yaşamamalıydık. Tıpkı diğerlerini yaşamamamız gerektiği gibi.
Memleketim için az önce bahsettiğim üç maymun kompozisyonuna bir de balık fotoğrafı eklemek lazım bence. Hafızayı temsilen.
Görmüyoruz, duymuyoruz, konuşmuyoruz, anımsamıyoruz.
Biz yaşıyor muyuz?
Maaslesef böyleyiz .kalemin dert görmesin .seni beni ve biz gibileri o tablonun dışında tutabildiğimizce insan kalacağız .
Şeref ustam, okuduğunuz ve yorum yaptığınız için teşekkürler.