ÖZGECAN’LAR ÖLÜR ACILAR ÖLMEZ

Bu benim dünden beri ikinci köşe yazım. Facebook’dan da konu hakkında hissettiklerimi yazdım yazdım ama içimdeki kanama geçmiyor. Geçmez, geçmesi çok zor zaten bu şartlarda. Kanama her yerimde. Beynim, yüreğim, ellerim, bütün azalarım.  Sızım sızım her yerim.

Ben böyleyken “ateş düştüğü yeri yakar” diyen atasözümüzü düşünürsek Özgecan’ın annesi nasıldır?  O anneden başka iki kadın daha var ateşin bağırlarını çatır çatır yaktığı. Onların da yanındayım. Talihsiz, bahtsız kadınlar onlar. O iğrenç yaratığın annesi ve karısı…

Bakın tiksinerek “iğrenç yaratık” diyorum.  Hangi kadın oğlunun böyle sıfatlandırılmasına, onun yaptıklarına dayanabilir? Eli ayağı nasıl çözülmüştür? Yıllarca emek verdiğin oğlunu böyle görmek mahvolmanın doruklarında olmak değildir de nedir?  “Olmaz olsun!” dedi oğlu için mutlaka. Ama yüreği bir yandan evlat evlat demiyor mu acaba? Kendimizi onun yerine nasıl koyabiliriz? Özgecan’ın annesinin yerine nasıl koyamıyorsak öyle koyamayız.

Öte yandan evleniyorsun bir adamla. Hayallerin var. Bir evlat doğuruyorsun hayallerini en büyük bölümü olan. Bir gün bakıyorsun ki kocan olacak adam(!) güzelim Özgecan’a tecavüz etmiş, öldürmüş, yakmış. Bu nasıl bir kaderdir? Hangi kadın evlenirken mutlu olmayacağım diye evlenir sözünü çoktan aşmış bir durum tabii ki. “Hangi kadın kocasının tecavüzcü katil olacağını bilebilir?” demeli artık bu devirde.

Ya o iğrenç yaratığın çocuğu… Detayları okumuyorum artık iyice sarsılmış ruhsal sağlığım açısından. Bunun için de sadece kulaktan bilgiler olduğu için o evladın kız mı erkek mi olduğunu bilmiyorum. Önemli de değil zaten. O bir çocuk. Büyüyecek ve ne kadar saklanırsa saklansın bu iğrenç durumu bir gün öğrenecek.  Bir pislik kaç hayata kastediyor görüyor musunuz?

Ve onun babası olacak adam. O yaşta birisi bu cinayetin er veya geç ortaya çıkacağını nasıl akıl edemiyor da bir de oğluna olayı gizlemek için yardım ediyor? Ne yaparsan yap bu iğrençliğin kokusu çıkmayacak mıydı be adam!

Utanan, utanması gerekenler bu memlekette arsız ve yüzsüz dolaşırsa bütün bunlar bazı kesimler için normal görünür. Önceki yazımla tekrara düşmemek için mecburen es geçtiğim konular ve ayrıntılar var tabii. Onun için de genel olarak bakarsak sorun bakalım hangi kadın genç kızlığında tacize uğramamıştır?  İnanın yoktur. Hiçbir şey olmamışsa bakışlar taciz etmiştir onu. Yanından geçerken laf atılmıştır. Toplu taşıma araçlarında sürtünülmek istenilmiş veya minibüs şoförüne para uzatacakken mutlaka ellerine değmek istenmiştir. Bu pazarcıya para verirken de olabilir. Öyle böyle değil. Para verirken bütün eliniz bir anda adamın ellerinin içinde kalıyor. Donup kalıyorsunuz. Doktora gidiyorsunuz, muayene ederken muayene sınırlarını aştığını anlıyorsunuz çünkü aptal değilsiniz, kadınsınız. Sonra dışarda sizi gördüğünde bakışlarını nasıl kaçırdığını görünce ne kadar haklı olduğunuzu bir kez daha anlıyorsunuz. Ünlü kişilerin böyle taciz olaylarını anlatması daha kolay bence. Takdir edilir “bak ünlü ama anlatmış” diye. Ama sıradan bir kadın hemen yaftalanır. Mini etek giymiştir belki de değil mi? Yakası açıktır. Kolsuz giyinmiştir. Memleketin yüksek yüzdesi bu fikirde maalesef.  Babalarının tecavüz ettiği kızların durumunu hep okuruz. Bir de bunlara susan analar var. İşte onlar da kadın. Yani adam olmak gibi kadın olmak da önemli.  O kadınların yerine kendimi koyamıyorum tabii. Koymaktansa ölmüş olmayı bin kere tercih ederim.

Velhasıl bu ülkede kadın olmak her yönden zor ama çok zor…

Hele de gitgide kadını baskı altına alma uğraşlarının arttığı bu zamanlarda. Kadına diğer alanlarda yapılan baskıyı es geçsek sadece cinsel yönden yaşadığı baskı yeter. Cinsel obje olarak görülen kadını bir yerde ellerinin altındaki oyuncak olarak görüyor çoğu erkek. İstediğinde oynayacak, orasını burasını kıracak, canı sıkılsa kaldırıp atacak, yok edecek, yakacak. Ve biz kadınlar öyle susup, boynu bükük duracağız. İstedikleri bu. 3 az 5 diyenler kadını eve tıkmak, kariyer yapmayı unutturmak, sadece doğurganlığından yararlanmak dertleri. Evlilik içi tecavüzlere hiç girmiyorum bu arada. İşte kadınlar bu kadar bastırılınca da artık dışarıda görülen yani sosyal hayatı olan kadınlar göze batıyor hele bir de mini etekliyse (mini etek burada bir vurgulama tabii ki)… Hele bir de hemcinsleri onu sosyal hayatından dolayı yargılıyorlarsa. Sapıklara destek veren kadınlar var bu ülkede. İşte onlar da kadın. Kadınların yüzkarası onlar. Ta ki kendilerinin veya kızlarının başına gelince kadın olduklarını hatırlayacak kadıncıklar onlar.

Bence olmaz olsunlar…

Daha sübyancılardan bahsedecektim ama onlar roman olacaklar… Bekleyin…

Yorum yapın