Hiç şüphesiz hepimiz çok iyi biliyoruz ki televizyon artık hayatımızın vazgeçilmezleri arasında, kimimiz haberleri izler, kimimiz belgeselleri, kimimiz de film ve dizileri.Toplumun bütün kesimine hitap edecek programlar olması onu hayatımızın en vazgeçilmezleri arasında sokmasının en büyük özelliği. Durum böyle olunca bu yazımda televizyonun otistik çocuklar üzerinde etkisinden söz etmenin bize bir şeyler katacağını düşündüm ve böyle bir yazı yazmaya karar verdim.
Televizyonun, otistik çocukların üzerindeki etkisinden bahsetmeden önce, kısaca otizmi tanımlamak istiyorum. Bu rahatsızlık, bireyin dış dünyanın gerçeklerinden ayrılıp, kendi içinde, kendine özgü bir dünya kurması durumudur. Bu durum en büyük belirtileri ise, sosyal ilişkilerdeki yetersizlik, iletişimde zayıflık ve farklı farklı takıntıların ortaya çıkmasıdır.
Otistik çocuklu anne babaların çocuklarının televizyonla olan ilişkilerini ise genelde şu sözlerle duyarız:
“24 saat televizyonun karşısında oturmaya bıraksak, asla kalkmayacak gibi duruyor”
“Sanki televizyonun içindeki karakterlerden biri oluyormuş gibi izliyor.”
“Sevdiği ve ya izlediği programı kapattığımızda sanki sinir krizleri geçiriyor.”
“Televizyonda duyduğu sözleri uzun süre aynı şekilde, aynı tonlamayla söylüyor, bu sözlere takılıp kalıyor, saatlerce tekrarlıyor, hiç yorulmuyor.”
Eğer çevrenizde otistik bir çocuk varsa anne babasından ya da diğer aile üyelerinden ilk ve en sık duyabileceğiniz cümlelerdir, bunlar.Çocuğun televizyon karşısında uzun süre vakit geçirmenin ise yanlış yaklaşımlardan dolayı farklı farklı nedenleri vardır. Çocuğun televizyonun karşısında yaramazlık yapmadan oturması, ev içinde herhangi bir sorun çıkarmaması ailelerin çocuklarını televizyona yönlendirmesine sebep oluyor.En büyük yanlışlardan biri olan “ Yaramazlık yapmasın da, otursun televizyon izlesin, dışarıda başına gelir, evde televizyon izlesin” anlayışı çocukların televizyona karşı takıntılı olmalarını sağlıyor.
Çocuklara televizyona iten diğer bir durum ise ebeveynin çalışıyor olması, çocuğa olan ilginin az olması, eve iş getirme gibi durumlardır.Ayrıca çocuğa ailenin yanlış bir örnek olması çocuğu televizyona bağımlı yapan sebepler arasında. Eğer aile bireyleri de televizyon karşısında fazla vakit geçiriyor ise çocuk da onları örnek alabilir.
Özellikle ilk kelimeyi söyleyebileceği yaşlarda, çocuğun televizyona karşı ilgi duyması tamamen aileden kaynaklanan bir sebeptir. Çocuğun ilk 30 aylık döneminde aile üyeleri televizyon karşısında fazla vakit geçirirlerse, aynı ortama maruz kalan çocuk da doğal olarak televizyona ilgi duyacak ve sosyalleşmesinde gecikme hatta engeller olacaktır. Televizyon izleyen sadece bir çocuk değil bir yetişkin bile olsa mutlaka bir asosyalleşme gözlenebilir. Çünkü televizyon karşısında birey tamamen alıcı durumundadır. Ne görüyor, ne duyuyorsa onu alır ve kendisinden karşısına yani televizyona herhangi bir mesaj gitmez. İletişimin en temel unsurları olan alıcı-mesaj-verici- kanal dengesi burada bozulmuş olur. Bu durum çocukta kendini ifade edememe, konuşmada sıkıntı çekme ve sürekli pasif bir durumda olmasına neden olur.
İlk 30 aylık dönemde çocuğun ilk çevresi olan aile ile etkileşimde bulunması onun bütün hayatını etkileyecektir. Çünkü bu dönem de olması gereken şey, çocuğun ilk çevresi olan aileyi örnek alarak konuşmasıdır. Bunun içinse yapılması gereken, ailenin bütün fertleri olarak oturup televizyon seyretmek değil, konuşarak etkileşimde bulunmaktır.
Televizyonun otizm rahatsızlığına tek başına sebep olduğu doğrultusunda her hangi bir bilimsel kanıtın olmamasına rağmen, otizm rahatsızlığını daha da tetiklediği bir gerçektir. Televizyonlarda programların bir çoğunda aşırı uyarıcı durumlar ya da sahneler vardır. Şarkılar, reklamlar ve ilginç tiplemeler bunların en başında gelir. Bu görüntüler zaten büyük bir uyarıcı özelliğine sahip olduğu için dikkati kendi üzerlerine çekerler, çocuğun beyni artık yüksek uyarıcılara karşı alışmış olur. Artık bir süre sonra küçük uyarıcılar beynin dikkati hiç çekmez.Çocuk sanki bunları hiç görmez. Bu durumun başlangıcında dikkat dağınıklı görülür ve durum gittikçe kötüleşir otizmi iyice tetikleyecek hale gelir.
Kısaca şunu söyleyebiliriz ki, televizyon tek başına otizmin sebebi olması bile söz konusu rahatsızlığı korkunç derecede etkiler. Otistik çocuklu aileler için bazı öneriler ise şunlardır :
1-Otizm çoğunlukla 3 yaşından önce ortaya çıktığı için, özellikle ilk 24 ayda çocuk televizyona maruz bırakılmamalı. Otizm belirtisi gösteren çocuklar 3 yaşından sonra en fazla 1 saat televizyona maruz bırakılmalı.
2-Otistik bir çocuk asla televizyonla baş başa bırakılmamalı. Ailesinin rehberliğinde algı düzeyine uygun programlar izlemeli. Televizyon izlenirken çocukla konuşulmaya çalışılmalı.
3- Eğer çocuğa video izletiliyorsa, hep aynı şeyler yerine farklı şeyler izletilmeli. Tekrar etmeye yatkın olan çocuk, aynı şeyleri izlediğinde her karesini ezberlemeye yönelir.
4-İzletilecek olan program kesinlikle çocuğun ruhsal ve zeka yaşına uygun olmalı. İzlenilecek program gelişi güzel seçilmemeli.
5-Bireyler arasında etkileşim gerektiren oyunlar oynanabilir; kulaktan kulağa, puzzle, bilmece ..vs
6-Çocuğun dikkatini çekebilecek bol resimli
7-Televizyona alternatif oyun hamuru, oyuncak vs. gibi etkinlikler olmalı.