Kazsam toprağı şöyle… Epeyce derin ve epeyce de yanlamasına… Taşları koysam kıyılarına, üst üste… Sıvasam duvarlarını, egomla… Tek boşluk koymasam sızıntı için. Kendim de olanları doldursam havuza… Havuza aksam bundan sonra da hep… Kendimle doldursam havuzu… Başka olanları karıştırmasam hiç diyorum… Sımsıkı kapatsam her yerini, tek damla başkası akmasa havuza, yabancı sızmasa… Çevresini kapatsam görünmeyecek şekilde, gözlerden ırak olsa…
Sonra atsam bir şezlong, bir şemsiye kenarına! Elimde buz gibi bira, şapkam başımda… Arada bir yüzsem o havuzda, arada bir güneşlensem kıyısında… Yeter miyim acaba kendime? Kendi yüzeceğim havuzu doldurmaya yeter miyim?
İnsanda teşhir ve alkış isteği varken olur mu acaba bu işler? Yoksa onları da mı havuza atmalı ne? Kokuşmaz mı acaba akmayan havuz? Paylaşmak isteyen eş dostsa ne olacak?
Ayrıca herkes senin havuzunda, düşünsene neler olur?… Çok zor bu eş dostun ve sevdiğin insanların temizliğini yapmak her gün, her gün… Yok mu çaresi acaba?
Sanki herkes farklı benden… Sanki herkesin paçalarından akıyor yürürken kişilikleri. Üzüldüğüm şeye bak… Elbet tek boşluk kalmayacak, her şeye hazır cevabım olacak benimde!