MIRILDANAMIYORUZ

“Baktın hoşuna gitmiyor; mırıldan,” deniyor. Şortlu kadına atılan tekmeden sonra söylenenlerden…

Kendimi o genç kadının yerine koydum (Bu bir haber yazısı olmadığı için kadının adını yazmıyorum. Art niyet arayanlara sözüm burada.) Giymişim şortu, ya da mini eteği, askılıyı falan filan. Açık saçığım yani… Hani “perdesiz ev” olmuşum birilerinin söylediği gibi. Adamın biri karşıma gelecek başlayacak mırıldanmaya…

Ne mırıldanacak çok merak ediyorum. Nasıl mırıldanacak? Mır mır ne diyecek? Beni yerin dibine mi sokacak? Cehennemde yanacağımı mı söyleyecek ağzının içinden? Edep diye tıslayacak mı dişlerinin arasından… Tahrik oluyorum çünkü hayvandan bir farkım yok dese de bari gerçek duygularını, esas sorunun kendisi olduğunu görsem. Evet, o tavsiye niyetinde söylenen “mırıldanmak” da bir tacizdir.

Bu ülkede hoşumuza gitmeyen şeylere mırıldanabileceğimizi bilmek de bir açıdan güzel. Tabii bu mırıldanma sadece birilerine göre açık saçık(!) gezen kadınların karşısında oturmanın dışında düşünülebiliyorsa.  İşte o zaman biz bir mırıldanmaya başlarsak bizim mır mırlarımız bitmek bilmez.

Nereden başlayalım acaba?

Bence en önemlisi, geleceğimizi şekillendirecek eğitim öğretim alanında yapılıp da hiç hoşumuza gitmeyenlerden:

Mır mır da mır mır

Sonra yol, köprü denip milyonlarca ağaç kesilmesiyle, ormanların ve orada yaşayan canlıların heba edilmesiyle çevreye, doğaya yapılan kötülüklerden devamla:

Mır mır da mır mır

Bu yazı daha uzardı mır mır diye ama vazgeçtim mırıldanmaktan…

Neden biliyor musunuz? Anıtkabir’e konulan o sponsorlu plastik çocuk parkı rezaletini gördükten sonra… Mekanı karıştırıp da üstelik iki kuruşluk şeyi sponsorla oraya koyan zihniyete ne demeli. Mırıldanmak yeter mi? Tabii ki yetmez! Anıtkabir’e gidenlerin elleri dert görmesin. Bir kısmını kaldırdılar. Tamamı da kaldırılacaktır mutlaka. Başka bir alternatifi yok bunun. Ama kaldırılmasından çok oraya onun konması ve amacı önemli. Burada bir kabirden bahsediyoruz. Parktan değil! Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgâhı. Dikkat!

Olayı çarpıtarak “çocuk düşmanlığı” gibi saçma bir uca çekenler, bu ülkede çocukların uğradığı haksızlıkların her zaman karşısında olduğumuzu, hangi çocuk olursa olsun bizim için çok değerli olduğunu biliyorlar aslında. Biliyorlar da kendi ayıplarını örtmek için konuşuyorlar.

Gördüğünüz gibi biz mırıldanmayı beceremiyoruz… Nasıl becerelim ki? Haykırılacak yanlışlıklar art arda gelip duruyor…

Ceyda Sevgi Ünal

 

 

Yorum yapın