Yine engellenenlerin başına bela bir kampanya açıldı… Daha doğrusu son hız devam ediyor… Tüm medya olayı destekliyor. Milliyet bile baş sayfadan verdi kampanyayı… Hem de trajik bir öyküyle süsleyerek… Birçok ‘’hayırsever vatandaş’’ canla başla kapak topluyor… Hatta bazı engelli dernekler bile ‘’hayrına’’ canla başla çalışıyor kapak toplama işiyle… Bazı şeyler göründüğü gibi değildir. Göründüğünün tersi etki yaparlar… Asıl olayı gölgelerler… Bu kampanya işte buna iyi bir örnektir. Ülkemizde en öteki sayılmış kitle/sınıf sakatlardır. Bu kitlenin yüzlerce yıldır birikmiş sorunları vardır. Bu sorun o kadar büyüktür ki toplumun önüne konulması gerekir… Oysa bu kampanya ile tüm duyarlı insanların enerjisi yanlış bir yere kanalize edilip, yok ediliyor… Burada toplumun önüne konulması derken iki türlü sonuç içindir bu söylemim…
Birincisi sakatları engelleyen toplumun kendisidir. Suçu başkalarına, devlete, yerel yönetimlere atmak yerine asıl sorumlunun kendisi olduğunu göstermek gerekir ona… Öncelikle olay ideolojiktir. ‘’Sakat evde olmalıdır’’ bakış açısı hızla terk edilmelidir… Sakat sokağa çıkmalıdır, gündelik yaşamın içinde olmalıdır… Bunun içinde nasıl her yer planlanırken en ince ayrıntılar göz önüne alınıyorsa, sakatlarında en başta göz önünde bulundurulması gerekir… Ayrıca ‘’her sağlam engelli adayı’’ gibi saçma sapan bir söz yerine, sakatlar için yapılan her şeyin yaşlılarında hayatını kolaylaştırdığı anlatılmalı, gösterilmelidir… Her insanın tadacağı bir duygudur yaşlılıkta bedenen zayıf kalmak… Yani şu anda sakatlarla birlikte yaşlılarda ev hapsindedir… Bir uygarlık düşünün, bireylerinin geleceğini, evlerde hapis geçirmek üzerine planlıyor…
Sakat insanların meskenlerin dışına çıkabilmesi, sokakta yürüyebilmesi ve ulaşımdan yararlanması neredeyse imkansızdır… Bunların sonucunda ise sakat eğitimsiz kalmakta, iş olayına girememekte, yani pastadan payını alamamaktadır… Bu pay dağıtım olayı ise yine ideolojiktir. İnsanların kafasına çalışarak elde etme sokulmuştur… Oysa bu kavramın geçerli olması için devletin sorumluluklarını yerine getirmiş olması gerekir. Bu şartlarda hakkın çalışılarak elde edilmesi beklenemez, beklemek zulümdür… Benim teklifim ülkemizdeki kişi başına düşen gelirin sakat vatandaşlara ve çalışamayan ya da işsizlere de bir şekilde aktarılmasıdır…
Bu sorundaki sorumluluk toplumdaki herkesindir demiştim. Ev yaptıran kişide, evi planlayan kişide, sokakları yapan belediyede, mimarda, otobüs firmaları da, öğretmeni de, polisi de, savcısı da, politikacısı da herkes aynı oranda sorumludur… Çünkü tek bir yer karşı çıksaydı yapılan işlere bu kadar zalim bir uygarlık kurulamazdı… Bakın bir örnek; Antalya Büyükşehir belediyesi nikah salonuna engelli giremiyor… Oysa yüz adım ilerde tiyatroya girebiliyordu, beş gün önce gördüm… Demek ki engelli biri evlenmez diye düşünülmüş… Ya da kucakta taşınacak… Yani sıfır moral ile başlayacak evliliği… Birde gelin olduğunuzu düşünün sağlam ya da engelli…
Gelelim ikinci olaya; Toplumumuzun akıl almaz ikiyüzlülüğüne… Bu ülkemize özgü değildir belki de… Güya bu toplum sakatlara, güçsüzlere ve yaşlılara müşfiktir… Onlara saygı da kusur etmez, sahip çıkar… Yok böyle bir şey… Bunlar kelime olarak doğru sadece… İşin doğrusu insanca yaşanacak koşulları hak olarak istediğinde, azıcık kendi rahatı bozuluyorsa en başta toplum başlıyor söylenmeye… Hak elde edilirse o hakları gasp etmekten hiç çekinmiyor… Hatta sahte raporlarla o hakka sahip olmaya çalışıyor, rüşvet bile veriyor…
İdeolojiktir/düşünsel şartlanmışlık dedim ya soruna… Şöyle bu şartlanmışlık; Asla eşit görmüyor birey kendisini sakatla ya da güçsüz insanla… Ona ne verirse onunla yetinmesi gerektiğine inanıyor… Üstelik de bu minnetle karşılanmalı verdiği… Yani bir yerde vicdanlar aklanıyor sakat bedenler üzerinden… Gelelim kapak toplama kampanyasına… Evet üç beş yüz sandalye sağlandı belki… Ancak bu kampanya sakatlara olağanüstü zararlar da veriyor…
Bir değil yüzlerce kampanya yapılmalı;
-Devlet sakatı araçsız gereçsiz bırakamaz! Sandalye ve Otomobil dahil!
-Devlet ve belediyeler sakatlara uygun olmayan ulaşım araçlarının ruhsatlarını iptal etmelidir!
-Belediyeler engelliye uygun olmayan eğlence yerlerinin ruhsatını iptal etmelidir!
-Devlet engellinin giremediği hiçbir kurumunun olmadığına bizi inandırmalıdır!
-Belediyeler engelli wc si bulunmayan tüm işyerlerini kapatmalıdır!
-Belediyeler engelliye uygun olmayan ticari yerleri kapatmalıdır!
Vs vs vs vs… İşte yapılması gereken kampanyalar bunlar olmalıdır. Sakat insanların toplumla birlikte yaşamasına olanak sağlayacak koşullar sağlanmalıdır çok hızlı bir biçimde. Sivil inisiyatif engelliye uygun olmayan yerleri gerektiğinde uyarmalı, teşhir etmeli gerektiğinde oraları protesto ederek terk etmelidir… Çünkü bu işleri yapmak ucuz ve basittir… Yeterki istensin…
Bu kampanyayı çevresel nedenlerle destekleyenler, bu geliri ağaçlandırmaya yönlendirsinler derim ben… Tema vakfı bu konuda çok iyi bir örnek… Gündem de kalıyoruz destekleyelim diyenlere sözüm ise; Evet gündemdeyiz, insan yanımızla değil ama…