Özellikle son yıllarda adını sıkça duyduğumuz ‘Kronik Yorgunluk‘ 30 – 50 yaş arası kadınlarda daha sık görülmektedir.
Kronik yorgunluk için ‘canlı cenaze’ tanımıda kullanılır. Kişinin kendisinin sürekli yorgun, bitkin, halsiz hissetmesi durumu olarak kendini gösteren kronik yorgunluk 21. yuzyılın hastalığı olarakta nitelendirilmektedir.
HASTALIĞIN TANISI
Kronik yorgunluk sendromu tanısı için aşağıdaki iki kriterin olması gerekmekir:
Klinik olarak değerlendirilmiş, tanımlanamayan devamlı veya tekrarlayan yorgunluğun yeni veya bilinen bir zamanda başlaması (örneğin yaşam boyunca olmaması), devam eden bir hareketlilik sonucu olmaması, esas olarak dinlenmekle hafiflememesi ve mevcut iş, eğitim, sosyal ve özel yaşam aktivitelerinde belirgin azalmaya yol açması, kronik yorgunluk sendromunu akla getirir.
Aynı zamanda aşağıdaki semptomlardan 4 veya daha fazlasının bulunması ve bunların ardışık 6 ay veya daha uzun süre boyunca devam etmesi ve yorgunluktan daha önce başlamaması gerekir.
1. Kısa süreli bellekte veya konsantrasyonda önemli bozulma
2. Boğaz ağrısı
3. Lenf bezlerinde hassasiyet
4. Kas ağrısı
5. Çeşitli eklemlerde kızarıklık veya şişlik olmaksızın ağrı olması
6. Yeni oluşan, şekil değiştiren veya ciddileşen baş ağrısı
7. Sabah uyanınca kendine gelememe (uykulu olma halinin devam etmesi)
8. Yapılan bir iş sonrası 24 saatten fazla sürede geçen kırıklık
Bu esas semptomların yanı sıra karın ağrısı, alkol intoleransı, şişkinlik, göğüs ağrısı, kronik öksürük, diare, sersemlik, ağız ve göz kuruluğu, kulak ağrısı, çarpıntı, çene ağrısı, sabah katılığı, bulantı, gece terlemesi, psikolojik problemler (depresyon, sinirlilik, anksiyete, panik atak), nefes darlığı, deri duyarlılığı, karıncalanma hissi ve kilo kaybı gibi semptomların varlığı da ifade edilir.
Kronik yorgunluk sendromunun olası nedenleri 5 başlık altında toplanır:
1. İnfeksiyöz ajanlar (özellikle bazı virüsler suçlanmıştır)
2. İmmunolojik nedenler (bağışıklık sistemi ile ilgili)
3. Hormonal nedenler (hipotalamus-hipofiz-adrenal döngü ile ilgili)
4. Nöral nedenli hipotansiyon
5. Beslenme bozukluğu
Stres yaşamın bir parçasıdır. Ancak kontrol edilemeyen stres başka hastalıkların yanı sıra kronik yorgunluk sendromunun da en önemli nedeni olarak görülür. Bunun yanısıra diğer nedenlerin de etken olabileceğine dair yayınlar bulunuyor ancak beslenme bozukluğunun tek başına bir neden olmayacağı fakat dengeli bir beslenmenin uygulanması gerektiği düşünülüyor.
Kronik yorgunluk sendromu tanısını koyduracak özel bir test yok. Yorgunluk sebebi olabilecek diğer klinik durumlar dışlandıktan sonra tanı konulur. Özellikle depresyonla kronik yorgunluk sendromunun karıştırılmaması gerekir. Bununla birlikte hastalarda zamanla ruhsal bozukluklar ve özellikle depresyon oluşabilir. Ancak bu depresyonu olan herkeste kronik yorgunluk sendromu var anlamına gelmez.
KRONİK YORGUNLUKLA BAŞETMEK
Öncelikle stresi kontrol etmeyi bilmeliyiz. Herkesin bir stres eşiği vardır ve bu eşiği aşmamak gerekir. Düzenli hayat tarzı, hafif fiziksel egzersizler, sağlıklı beslenmek ve ideal kiloyu korumak da kronik yorgunluk sendromu ve benzeri rahatsızlıklardan korunmak için uygulanması gereken temel kurallardır. Ayrıca uyku ritmine dikkat etmek gereklir. Rahat bir uyku için yatağa girmeden önce günlük bütün stres nedenlerinizi aklınızdan uzaklaştırmak, hoşa giden konuları düşünmek veya hoşlandığınız bir filmi seyretmek, düzenli bir uykuyu sağlayabilir. Alkol ve sigarayı azaltmak da yorgunluktan kurtulmada en önemli etkenlerden birisidir.
Mümkünse iş yoğunluğunu azaltmak, sorumlulukları paylaşmak veya kısa süreli iş ortamından uzaklaşmak faydalı olabilir. Hatta iş yerinde küçük fiziksel değişikliklerin bile faydası olabilir. Yoga ve meditasyonun da yararlı olduğu ifade ediliyor. Ayrıca mutlaka doktor kontrolünde olmak kaydıyla belirli süre için vitamin ve mineral takviyesi önerilir…