Birçok hastalıkta olduğu gibi kanser vakalarında da aile ya da çevresel etmenlerden kaynaklanan bazı etkenler bulunmaktadır. Her bireyin sahip olduğu kendine özgü yapısı, kanser hastalıklarına karşı olan yatkınlığını belirlemektedir. Kanser başlı başına bir anda ortaya çıkan bir hastalık değildir. Vücudumuz birçok özel durumda benzer hücrelere karşı sürekli bir savunma halindedir. Kanser vakalarında risk grubu altında bulunan kişiler şu şekilde açıklanabilir.
Yoğun sigara ve alkol tüketimi yapan kişiler akciğer, gırtlak, boğaz ve karaciğer kanserlerine en çok yakalanan gruptur. Bu kişiler kullandıkları yabancı maddeler sebebiyle organları tahriş etmekte ve kansere oluşumuna elverişli bir ortam yaratmaktadır.
Beslenme alışkanlıklarımızda kansere karşı olan yatkınlığımızı belirlemektedir. Zararlı ve bilinçsiz bir beslenme şeklinde vücut ihtiyaç duyduğu besinleri alamadığı için yeteri kadar savunma yapamayacaktır. Dengeli ve düzenli beslenme alışkanlıkları ile kansere karşı önlemler alınabilir.
Fiziksel olduğu kadar çevresel etmenlerinde kansere yakalanma riski üzerinde bir etkisi bulunmaktadır. Çalışma ortamı, bulunduğu ve soluduğu hava kötü ve zararlı olan kişiler akciğer ve gırtlak kanserlerine en sık ve kolay yakalanan kişilerdir. Kimyasal olarak yoğun saldırı altında olan bu kişiler, yabancı kimyasalların etkisi sebebiyle bağışıklık sistemlerinde sorun yaşamaktadır.
Genetik olarak varlığı henüz yeteri kadar açıklanamamış olsa da, ailede herhangi bir kanser vakasının bulunması sonraki nesillerin risk grubu içerisine girmesine sebep olmaktadır. Bu kişiler, geçmişte olan kanser türlerine karşı önceden bazı önlemleri alabilirler.
Kanser vakalarında, erken teşhis tedavi için altın kuraldır. Özellikle kanser oluşumu öncesi sağlıklı ve dengeli beslenmek, temiz bir ortamda bulunmak kanser oluşumunu engellemenize yardımcı olacaktır.