Kadına Şideet olgusunu ele almadan önce şiddet ve kadına şiddet kavramlarını anlamaya çalışalım. Şiddet, güç ya da iktidar sahibinin başka bir bireye sözlü fiziksel ya da psikolojik yollarla zarar vermesi onu yaralaması, ya da tüm bunlara azmettirmesine denir. Tüm bunları bir tehdit unsuru olarak kullanmak da şiddet kapsamına girer. Dünyadaki hemen hemen tüm toplumlarda -şiddet gösteren eğitimli olsun eğitimsiz olsun- kadına şiddet görülmektedir.
Kadına Şiddet Nedir?
Temelinde cinsiyet farklılığının(kadın cinsine yönelik) yattığı; ruhen, fiziken acı veren eylemlerde bulunma ya da bu anlamda tehditte bulunma, kadının sosyal haklarını elinden alma, kişilik haklarını zedeleme, engelleme gibi kadının yaşama hakkını elinden alan ya da kısıtlayan her türlü davranış kadına şiddet kapsamına girmektedir. Burada ayırt edici nokta şiddetin temelinde kadının cinsiyetinin şiddeti başlatan etken olmasıdır. Kadına şiddet, sadece dayak ya da ülkemizde çokça tabir edilen şekliyle “koca dayağı” olarak algılanmamalıdır. Töre cinayetleri, keyfi aşağılamalar, kız çocuklarının mirastan mahrum bırakılması, kız çocuklarına, ergen kızlara, yaşlı kadınlara tecavüz edilmesi, dövülmesi, yaralanması, başlık parası istenmesi kadının cinsel bir obje olarak kullanılmak istenmesi, taciz edilmesi, cinsiyetinden dolayı haklarının verilmemesi gibi birçok davranış da kadına yönelik şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak en sık görülen şiddet kadına eşinin, sevgilisinin ya da partnerinin gösterdiği şiddettir.
Kadına şiddet olgusunun tanımını yaptığımıza göre Türkiye’de Kadına Şiddet ne boyutlarda ondan bahsedelim.
Türkiye’de Kadına Şiddet
“Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etme”
Yukarıdaki atasözü ülkemizde kadına yönelik şiddetin ne kadar kanıksandığının bir ifadesi olarak karşımıza çıkıyor. Kadın hayatı paylaşan bir eş arkadaş, sevgili olarak görülmüyor, gerektiğinde dövülmesi gereken, kafası çalışmayan ve sadece çocuk doğurmaya yarayan ikinci sınıf bir canlı olarak görülüyor. Toplumun kadına bakış açısı bu tür düşüncelerle zehirlenmiş halde Türkiye’de kadın haklarıyla ilgili gelişmelere 1980 öncesinde pek rastlamıyoruz. Kadın hakları ve kadına şiddetin önlenmesi ile ilgili bilinç geliştirme hareketleri 80’lerden sonra gelişiyor. Özellikle 90’larda kadınların şiddetten korunması kadın haklarının savunulması amaçlı toplantılar sokak yürüyüşleri yapılmaya başlanıyor. Fakat 90’lardaki bu münferit bilinçlendirme çalışmaları da pek etkili olamıyor. Kadın haklarını savunan kurum ve kuruluşların sayılarına baktığımızda 1980’e kadar 10 kuruluş görüyoruz 1993 yılına gelindiğinde bu sayının 65’e çıktığını 2004’te ise 350’yi aştığını görüyoruz. 80lerden günümüze bu hızlı artışın en büyük nedeni İnterneti kullanan kadınların daha kolay örgütlenebilmeleridir. Özellikle 2005’ten sonra bilinçlenme eğilimi son derece artmış şiddet eğilimi gösteren ya da uygulayan bireyler üzerlerinde baskı hissetmeye başlamışlardır. devletin aldığı tedbirler her ne kadar sonuca hemen yansımasa da kadına şiddetin önüne geçmek için atılan önemli adımlardır (bunlardan birisi şiddet gösteren kişilere elektronik kelepçe takılması uygulamasıdır) ancak oldukça yetersizdirler. Yukarıda kadın derneklerinden bahsettik ülkemizdeki kadın dernekleri arasında önde gelen dernekler şunlardır
Morçatı, Şefkatder, Türkkad, Türk Kadınları Birliği, Kagider, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadın Hareketi Derneği, Türk Kadınlar Konseyi Dernekleri, Kadınlara hukuki destek merkezi… Bu derneklerin yanı sıra 500 civarında kadın derneği ya da oluşumu Türkiyede kadınları bilinçlendirmeye çalışmaktadır. İl ve ilçelerdeki konseyler iş grupları ve dernekler de yerel anlamda kadına şiddetin önüne geçmeye çalışmaktadır.
Kadına Şiddetin Boyutları
Türkiye’de kadına şiddetin engellenmesi için kurulan dernek sayısı her geçen gün artsa da kadına yönelik taciz tecavüz şiddet ve cinayet aynı oranda artmaya devam ediyor, bu durumun tüm nedenlerini değerlendirmek ayrı bir inceleme alanı olduğundan biz Türkiye’de kadına yönelik şiddet ne durumda rakamlarla açıklamaya çalışalım.
Ülkemizde eşinden ya da birlikte olduğu erkekten fiziksel ya da cinsel şiddet gören kadın oranı şehirlerde %40,3 kırsalda %46,6 oranında Türkiye ortalaması % 42 yani her 5 kadından 2’si şiddete maruz kalıyor. Aslında uzmanlar bu rakamların %60’lara dayandığını çünkü birçok kadının aile sırlarını ifşa etmemek için hiç kimseye hiçbir şey söylemediğini dile getiriyor.
Ayşe Paşalı Cinayeti
Son yıllarda kadına şiddeti engellemek adına yapılan bilinçlenme çalışmaları hız kazanmıştı ancak Ayşe Paşalı adındaki bir kadın kocası tarafından defalarca dövülmüş tecavüze uğramıştı. Ayşe Paşalı’da devletten sığınma talep etti. Buna rağmen sokak ortasında eşi İstikbal Yetkin tarafından tarafından 11 yerinden bıçaklanarak ve boğazı kesilerek öldürüldü. İşte bu olay Ayşe Paşalı’yı kadına şiddet’in simge ismi haline getirdi. Ayşe paşalı cinayetinin üzerinden sadece aylar geçti. Ancak artık şiddet yanlısı kocalar eşlerini “Seni Ayşe Paşalı gibi öldürürüm diye tehdit ediyor” Hatta geçtiğimiz haziran ayında Selma Civek kocası tarafında 25 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Selma Civek’in kızı Pınar Civek annesinin sürekli sonunun Ayşe Paşalı gibi olmasından korktuğunu dile getirdiğini belirtiyordu. Bu iki örnekte görüldüğü üzere kadına şiddet medyada –son günlerde- sıkça yer almasına rağmen şiddet artarak devam ediyor.
Kadına şiddetin bir halk sağlığı sorunu olduğunu artık kabul etmek gerek! Kadın sığınma evlerinin sayısı çok yetersiz ve sığınma talebinde bulunan kadınların çok büyük bir kısmı sığınma evlerine yerleştirilemiyor. Yerel yönetimler kadın sığınma evler yapmak zorundalar kanun böyle diyor ancak bu konuda yerel yönetimler ağırdan alıyor. Gerekli kanun ve düzenlemelerin hızla yapılması gerekiyor kadına şiddetin yüz kızartıcı suçlar kapsamına alınması gerekiyor. Şiddete maruz kalan kadınlara iş ve sosyal olanakların sağlanması gerekiyor. Kısacası devlet sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmeli ve kadına şiddeti önlemek adına her türlü önlemi almalıdır.
Kadına Yönelik Şiddetin önüne geçmek için ulaşabileceğiniz telefon ve kuruluşlar
Eğer siz de şiddet gören kadınlardan biriyseniz Alo 183 sosyal Hizmetler hattı 10 uzmanla 24 saat sizi dinlemeye ve size çözüm bulmaya hazır.
Eğer cinsel tacize ya da saldırıya uğruyor ya da uğradıysanız Alo 167’yi arayabilirsiniz.
İstanbulda yaşıyor ve şiddete uğruyorsanız İstanbul Valiliği acil yardım hattını arayabilirsiniz telefon numarası: 0212 656 96 96