Teknolojinin gelişmesi ile toplumsal bilinç/kültür düzeyinin eşit/uyumlu olarak yükselmesi gerekiyor. Ama bu, dünyanın hiçbir yerinde gerektiği gibi olmuyor! Eşitsizliğin açtığı uçurumun daha geniş olduğu toplumlarda geçmişe özlem, nostalji türü yakınmalar daha çok görülüyor.. Daha da önemlisi: Kişisel oluşumlardaki sağlıksız gelişmeler..
Yıllar önce okuduğum, şimdi adlarını dahi anımsayamadığım birkaç kitaptan aklımda kalanlara göre:
İnsanlararasında (hatta tüm canlılar arasında) ‘elektrik’ alışverişi yapılıyormuş.. Bildiğimiz elektrikten biraz farklı bir elektrikmiş bu. Ve miktarı da insandan insana değişim gösteriyormuş.. Eğer normalden fazlaysa; o insan normal yaşamında oldukça aktif, yerinde duramaz bir tip oluyormuş. Normalden azsa da tam tersi.. Ama tümünün de sorunlarının çözümü elektrik alışverişi ile olanaklı imiş. Yani elektriği fazla olanlar, elektriği az olanlara ‘elektrik’ verecekmiş.. Diğerleri alacakmış.. Böylece denge sağlanacak, elektrik azlığından ya da çokluğundan oluşan sorunlar kendiliğinden yok olacakmış.
İşte soru(n) burada.. Bu iş nasıl olacak?
Bilinen en sağlıklı yolu: İnsanların birbirlerine dokunması. E.. bu da durup dururken olamayacağına göre, bir bahane uydurmak gerekiyor. Bu bahane de evlilik, cinsellik, çocuk büyütme vb. oluyor.. Yani bu faaliyetlerdeki temel bahane; çoğalmak değil: Elektrik alışverişi..
Birbirleriyle anlaşamayan çiftlerin ayrılması, evlilerse bir süre sonra boşanmak durumunda kalması falan, hep bu elektriklenmenin uyumsuzluğundan.. İkisi de aşırı elektrik yüklüyse, ya da ikisi de normalden az elektrik yüklüyse uyumsuzluk ortaya çıkıyor ve sonuç malum..
Tanıdık biriyle ilk karşılaşıldığında tokalaşmak, -samimiyet ileriyse- kucaklaşmak; takım sporlarında sporcuların sayı kazandıklarında aşırı sevinç gösterilerinin, ilk çağlardan beri bir tutku haline gelmiş olan dans figürlerinin çoğu hep bu amaca hizmet edermiş: DOKUNMAK!
Lâkin, “uzağı yakın eden” iletişim teknolojisi, bir başka açıdan bakıldığında “yakını uzak et”mekte, insanların birbirinden daha da uzaklaşmasına yardımcı olmaktadır! İşte teknolojiden yakınma, bu noktada yoğunlaşıyor. İnsanlar giderek birbirinden uzaklaşınca, -birinin-“Omuzuna yaslanıp ağlamak isteği” bile son derece önemli bir kişisel sorun oluyor!
Aslında, bilim insanlarının, görüntülü telefon teknolojisini geliştirip, örneğin 3 boyutlu hale getirdikten sonra bu soruna da çözüm arayacaklarına ve bulup yaygınlaştıracaklarına eminim ama bakalım ne zaman?