BİZ ÖLÜLERİMİZLE BİRLİKTE YAŞARIZ

Elçi olarak bulunduğu Avrupa ülkelerinden birinde Yahya Kemal Beyatlı’ya ülkemizin nüfusu sorulduğunda “50 milyon” diyerek yanıtlamış. Bu yanıta “Nasıl olur?” diye hayret edenler onun sözlerinin devamı ile daha da şaşırmışlar:

“Biz ölülerimizle birlikte yaşarız.”

“Ölmüşlerin ardından kötü konuşulmaz.” diyerek ilk baştan ölmüşlere saygısını gösteren bir millet olarak zamansız ölümlere seyirci bırakıldığımız bu günlerde her sabah endişe ile uyanıp korktuğumuz başımıza geliyor kaygısıyla duyduğumuz ölüm haberleri ile başlıyoruz güne.

Eziliyoruz, bunalıyoruz. “Yeter artık!” çığlıkları atmak istiyoruz. Bu çığlıkları insan gibi atanlar atıyor da insanlıktan nasip alamamışlar yakarak yıkarak ne yaptıklarının, ülkeyi nasıl bir yola sürüklediklerinin farkına daha sonra varacakları tutumlar sergiliyorlar.

Daha geçen hafta sahile vuran Suriyeli minik yavruya ağlarken dağ gibi gençler, karşı karşıya gelmeye cesaret edemeyenlerin hain tuzaklarıyla ölüyorlar. Kurunun yanında yaşın yanmasına aldırmayan zihniyet, şehirlerdeki sivil halkı çoluk çocuk, kadın demeden ölüme yolluyor.

Ve bin bir umudu olan, nişanlı, evli, bebeği olacak, ya da daha ilkokulu bitirmemiş çocuklar, delikanlılar, genç kızlar, evlatlarının mürvetini görmemiş insanlar toprağın koynuna yollanıyor.

“Ölülerimiz” oluyorlar bir günde. Bizim gibi yaşayacaklarına, yiyip, içeceklerine, gezeceklerine, okuyacaklarına hayatlarına son veriliyor. Ardında kalanlara da yaşam haram oluyor. İnanamadıkları bu ölümlerle girdikleri şoku, “Nefes alıyordur, bakın bir!” diyerek kardeşinin cenazesindeki bir genç kızın haykırışlarıyla anlamamak imkansız.

Yahya Kemal Beyatlı
‘nın bir yandan nüfusumuzu fazla göstermek amacıyla bir yandan da ölülerimize verdiğimiz önemi vurgulamak için söylediği “Biz ölülerimizle birlikte yaşarız.” tümcesi hep kulaklarımda bugünlerde. Her delikanlı, her çocuk, her asker, her nine, her dede, her kadın gördüğümde yani her insanda ölüme yollanan canlar ve onlara yananlar geliyor gözlerimin önüne.

Onlarla birlikte yaşıyoruz ister istemez.

Peki, ölmeselerdi daha doğrusu öldürülmeselerdi de beraber yaşasaydık; olmaz mıydı? Bu kadar zor mu birlikte yaşamak?

Yarın sıra bende mi diye yaşayanlar ülkesi yapıldık.

Umudumuzu yitirmemek istiyoruz.

Kendimizi güvende hissetmek, yarınımızdan biraz olsun emin olmak…

Biraz da sırtımızı ölülerimize dayamak…

Onlar bizim için öldüler… Aylan Kurdi nasıl mültecilere bir yol açtıysa bizim o canlarımız da boşuna ölmemiş olsunlar.

Bu ülkeye barışın gelmesi için vermiş olsunlar canlarını.

Umutlarını, hayallerini ülkenin geleceğine devrettiklerini bilerek huzurla yatsınlar yerlerinde.

Bizler onlarlar birlikte yaşamaya devam ederken…

Gelecek kuşakların onlarla birlikte yaşayacaklarını bilerek…

Yorum yapın