Dünya’da yedi kıta, yüzlerce ülke ve milyonlarca farklı etnik kökene sahip insanlar yaşamaktadır. Dünya, bu milyonlarca insana eşit halde sunulmuştur ve Dünya’da kimsenin kimseden daha fazla hak sahibi olma şansı olmamaktadır. Daha doğrusu olmaması gerekmektedir. Çünkü bir Dünya ve milyarlarca insan bulunmaktadır. Bu da insanların bir arada yaşama gereğini doğurmaktadır. Kimse başka biriden kendisi gibi olmasını ve kendisi gibi düşünmesini beklememelidir. Ancak maalesef bu beklentiden öteye gidememektedir.
İnsanların var oluşundan bu yana, her zaman bir ayrışma ve ötekileştirme görülmektir. Hiçbir zaman tam anlamı ile bir arada yaşama becerisini gösterememiştir insanlar. Çünkü, insan kendisi gibi olmayanı dışlamakta ve kendisinden görmemektedir. Her zaman kendisini üstün görmekte ve Dünya’dan her zaman daha fazla pay sahibi olduğunu düşünmektedir. İşte sorun burada başlıyor. Ne zaman bir insan diğer bir insandan üstün olduğunu ve kendisinden olmayanların kendisi ile aynı hakka sahip olmadığını düşündüğü zaman bir arada yaşama kavramı ortadan kalkmış demektir. Bu düşünce antik çağlardan günümüze kadar süregelen bir düşünce olmaktadır. Gelin birlikte Dünya’da birlikte yaşama kavramının nasıl zedelendiği ve ortadan kaldırıldığına birlikte göz atalım.
İlk olarak milattan öncesine gidelim. Milattan önce yaşamış olan birçok diktatöre rastlamak mümkündür. Bu diktatörler farklı kavimlerden ve farklı topraklardan çıkabilmektedir. Nitekim tarihte görüldüğü gibi Firavunlardan, nemrutlara kadar bir arada yaşama kavramını zedeleyen, her zaman diğer insanlardan üstün olduğunu ileri süren ve ona göre yaşayan insanlar bu Dünya’ya gelmiş, gelecek ve bulunmaktadırlar. Bu Dünya, kolu kırılan bir insanın eksik olacağı düşünülerek gömüldüğüne, zihinsel engelli kişilerin ya da toplumun hoşuna gitmeyecek davranışta bulunan kişilerin cadı damgası vurularak canlı canlı yakıldığına şahit olmuştur. Günümüzde her ne kadar bu düşünceler ortadan kalkmış olsa da insanlar farklı görüşler ileri sürerek aynı cahilliği ve sığ görüşlülüğünü sürdürmektedirler. Bu insana eksik olması ya da cadı damgası vurularak olmasa da farklı etnik kökene sahip olması, dininin farklı olması, cinsel tercihinin çoğunluktan farklı olması, siyasal düşüncelerin farklı olması ileri sürülerek farklı bir biçimde ötekileştirme yapılmakta ve insanlar görmezden gelinip, dışlanmaktadır. Düşünsenize, siz Müslüman olduğunuz için Hristiyan bir toplumdan dışlanıyor, deri renginiz çoğunluktan farklı olduğu için kenara itiliyor, bedensel ya da zihinsel bir sorun yaşıyorsanız görmezden geliniyorsunuz. Bu düşüncelerin boy gösterdiği bir Dünya’da nasıl bir arada yaşamak kavramından söz edebiliriz ki.
21. yüzyılda ise farklı bir kavram ileri sürülerek insanların bir arada yaşamayı benimsemesi engellenmeye çalışılmaktadır. Bu kavram kusursuz beden kavramı olmaktadır. Günümüzde kusursuz beden arayışı, insanları bir arada yaşamaktan uzaklaştırmakta ve çoğunluktan farklı bir bedene sahip olanları toplumdan dışlamakta, o insanların görmezden gelinmeye başlamasına öncülük etmektedir. Peki hiç kimse düşünmüyor mu? Kime göre kusursuz beden? İnsanlar var oluşlarından beri birbirlerinden farklı olarak Dünya’ya gelmektedirler. Bu kadar farklılığın içerisinde nasıl olur da kusursuz bir beden arayışı içine girilir. Ama maalesef kusursuz beden kavramı insanların kafasına yerleştirilmeye başlamış ve emin adımlarla farklı bedene sahip olanların toplumdan dışlanması gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Bir insan fiziksel olarak bir eksikliğe sahip olabilir, ancak bu eksikliğe sahip olmayan kişilerin, bu gibi insanları toplumdan dışlaması, farklı bir gözle bakması ve onları kenara itmesi, fiziksel eksikliğe sahip olan insanların toplum içine çıkmamasına ve içine kapanmasına neden olmaktadır.
Peki Dünya’da ne kadar diğer normal olarak nitelendirilen insanlardan farklı bir fiziğe sahip olan insanın olduğunu biliyor musunuz? Vereceğim bu rakamı dikkatlice okuyun. Tam 600 milyon insan normal olarak nitelendirilen insanlardan farklı bir fiziğe sahip olmaktadırlar. Siz bu 600 milyon insanı nasıl dışlayacaksınız ve nasıl toplumdan uzaklaştıracaksınız? Aslında bu sormuş olduğum soruların cevaplarını yukarıda verdim. Maalesef bu insanlar dışlanmakta ve toplumdan uzaklaştırılmaktadır.
Fiziksel ya da zihinsel olarak bir eksikliğe sahip olan insan bunun zorluğunu yaşayabiliyor ve bu eksiklikle yaşamayı öğrenebiliyorken, kendinin kusursuz bir bedene sahip olduğunu düşünler onların yaşama tutunmadaki bu inanılmaz bağını koparmak için ellerinden geleni yapıyor. Onların (engelliler) istediklerini yapabilmesine engel olan bedenleri değil, onların istediklerini yapmasını engelleyen kusursuz bedene sahip olduğunu düşünenler.
Yazımı güzel bir deyiş ile bitirmek isterim. Beyazın siyahtan üstünlüğü olmadığı gibi, siyahın da beyazdan bir üstünlüğü yoktur. ( Hz. Muhammed (S.A.V) ) Herkes bu felsefe doğrultusunda ilerlediği ve bu ilkeyi benimsediği zaman, bir arada yaşamak kavramı gerçek olacak ve Dünya’da ki her türlü ayrımcılığın üstesinden gelinecektir.