Mutlu olmak zor olduğu kadar çok kolay olan bir olgu. Nereden aklınıza geldi bu konu derseniz oğullarım, annem, babam, kardeşim, yeğenlerim, akrabalarımla geçirdiğim bayramın birinci gününü düşününce. Mutlu olduğuma mutlu oldum o gün ben.
Eskiden bir lokma, bir hırka ile mutlu olurdu insanlar. Hem de azıcık aşım ağrısız başım diye övünerek. Günümüzde yaşanan doyumsuzluklar çoğunluğu mutsuzluğa itiyor. Bu da yaşantısını sahip olduğu mallara endeksleyen insanlarda daha çok oluyor. Özellikle gençler hızla gelişen teknolojiyi takip edemiyorsa alın size bir mutsuzluk sebebi. Eski bayramlarda bayram hediyesi olarak mendil içinde lokum verildiğini anlatmak, onların yüzünde fıkra dinlemişliği ifadesi yaratıyor.
Mal mülk meselelerinin mutluluğa etkisi konusundan çıkıp aşk-meşk durumlarına gelirsek; eğer evlilik mutlu olmak için yapılıyorsa o çöpçatan programlarında maaş, ev, araba önceliği neden var? Beyler bile niye emekli adaylarımı bekliyorum diyorlar? Hani iki gönül bir olunca samanlık seyran oluyordu? Ola ki büyük bir aşkla evlendiniz zamanla o samanlar oranıza buranıza batmaya mı başlıyor? Hani biz mal mülkün mutluluğa etkisi konusundan çıkmıştık. Olmuyor galiba… Bu konu beni aştı…
Engelli olmayan mutsuz birisi, hayata bağlı cıvıl cıvıl bir engelli birini görünce hayret içinde kalır genellikle. Tebrik eder. Nasıl böyle olabiliyorsunuz diye sorular sorar. Niye ben beceremedim mutlu olmayı diye hayıflanır. Ona göre elinde ayağında bir engel yoktur. Malı mülkü de yerindedir. Mutlu olmasına engel olan nedir o zaman. Beyni ve yüreği olmasın sakın.
Mutlu olmak herkesin kendi elindedir diye bir laf vardır. Ben biraz katılmam bu lafa. Şimdi diyeceksiniz ki bir önceki paragrafta yazdıklarına ters düşüyorsun. Ama durun bakın ne mazeretim var. Anayım ya. Evladının mutsuzluğu seni de mutsuz ediyor. Yani elinizde olmadan da mutsuz olabiliyorsunuz. Bunun çözümünü de buldum ben. Bizim akıl küpü olarak bile nitelendirilmemize sebep olan beynimiz çok aptal bir organımız aslında. İki dudağınızın arasına enine koyacağınız bir kalem, gülümser gibi yüzümüze bir ifade verdiğinde beynimiz sahibim mutlu diye başlıyormuş serotonin denen mutluluk hormonunu salgılamaya.
E, hadi kalemleri göreyim…