Ulusum gündem salağına döndü. Öyle saçma ve daldan dala kara mizzahla oyalanıyoruz ki, beynimiz iyice uyuştu. Aziz Nesin’nin % 60’ı, % 90’lara vurdu. Geri kalan % 10 da ya mapuslara tıkıldı yada korku ile vs kontürol altında tutulan zararsız kesim haline getirildi. Bomboş kalan meydanda dalkavuklar şarlatanlıklarıyla at koşturuyor.
Hani hep derim ya “tavizlerde daima bir sonraki adımlar vardır ve altan alan altta kalır” türbana özgürlük ve demokrasi treninden çıktık yola, bu gün kadının rahmi ve esaretin adının özgürlük olup olmadığını konuşur olduk. Eee vesayete karşı ileri demokrasi bu olmalı…
Sezeryan ve kürtaja karşı olanlar: engelli doğanlarımıza ne gelecek hazırlıyorsunuz, ya anne ölümlerini azaltmada öneriniz nedir? Asıl katillik cahil cesaretini, ayrışma ve kini toplumda yayarak insanı insana kırdırmak değilse nedir? 4+4+4le önü açılın çocuk evlilik sonucu çocuk anne, bebek ve dahası cami avlusunu bırakılacak yetimlere, hatta yasa dışı kürtaj masalarında ölen kadınlarımıza kader mi diyeceksiniz? Öyleyse asıl uludere’ye eş olan, KADINI YENİDEN ESARET ALTINA ALARAK ANALARIMIZI AĞLATMANIZDIR. Bu arada kadına şiddet % 1400 artmış, hergün sahip olunmak adına kadın öldürülen kadınların örtülemez dramlarını tepkisiz izler olduk. Ama politikacılarımız bununla da savaşıyormuş: yetmez ama evet, desek de gerçek tablonun ağırlaştığıdır! Siz önce kadının teninden elinizi çekerek, kadın cinayetlerini durduracak politikalar gelistirin! Yada gölge etmeyin başka ihsan istemez mi desek, bilinmez.
Medyada harıl harıl hayatın nerden başladığı tartışılıyor. Türbanlı türbansız kadın bilimciler bırakın döllenmiş yumurtayı, sperm ve kadının yumurtasından başladığını savunuyor. Dahası ulemaya danışıyoruz. Dedim ya bu tavizde sonraki adım kürtaj ve sezeryan yasaklamamasının peşinden gelecek adım doğum konturolün yasaklanması, öngörümdür. Zira kademeli geçiş kürtaj süresini bir aya indirmek, tecavüz sonucu doğacak bebeklere devletin bakacağı gibi hükümet acıklamalarıyla başladı.
Hatta olmadı, erkeklerin çüklerine birer musluk, önlerine de bardak; vah canımmm birteki ziyan olmadan sperm bankalarında toplansın. Kadınlarsa evlere kapatılarak, birer kuluçka makinası olarak tepe tepe kullanılsın. Yine karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyelim.
Amaç o ki, karşı devrimin yeni nesili 4+4+4’le cemaat ve biat zincirini yeniden vurarak 2023’e geri dönüşsüz yeterince sürüleştire bilmek!
Peki ama şimdi bile besleyip, insani yaşam standardı sunulamayan bu nüfus çoğalarak birbirini yediğinde (ki biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar) ne olacak dersiniz? Tabi elbette ki yeniden doğum kontrolü benimsenecek. Hele sürüyü birde Suriye, ortadoğu, din hatta mesep ve ırk savaşlarına sürebildiniz mi, işte cihat?
Büyük sevap işleyerek cennetten tapuyu kaptınız demektir. Birde şehitseniz kesin cennettesiniz. (peki de neden politikacının evladı şehit olmaz dersiniz) Gerçi şehitler artık kelleydi değil mi? Ha gazi olup ülkenize yük olmayın sakın, zira ulusun başbakanı ‘gazilik ve şehitlik sektör oldu’ diye biliyor. (http://sozcuhaber.blogspot.com/2012/09/gaziler-basbakana-ofkeli.html) Çünkü dünyayı cehenneme cevirmişsek ölürken bari cennet düşüyle avunmamız gerekir ki, ölmeden mezara girdiğimizi farketmeksizin ninnilerle uyumaya devam edelim.
Bundandır ki, kadınlar sizlere köle doğurmayacak…