12 Eylül Davasının Simge İsmi Berfo Ana

103 Yaşındaki Berfo Ana adeta 12 eylül davasının simge ismi oldu. “31 senedir kapımı kilitlemedim, gelince oğlum içeri girsin diye” sözleriyle herkesin yüreğini sızlatan Berfo Ana Kimdir?

Dolmabahçe’de düzenlenen Cumartesi Anneleri’ni kabul eden Başbakan Erdoğan, ‘Öldüyse ölüsünü versinler, mezarına gidebileyim’ diyen Vanlı Berfo Ana’nın kayıp oğlunun bulunması talimatını vermişti.

Hemen harekete geçen TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’ndan aylar sonra kara haber geldi. Komisyon Başkanı Zafer Üskül, gözaltında kaybolan Cemil Kırbayır’ın gözaltında öldürüldüğü kanaatinde olduklarını açıkladı.

BU HABERİ BERFO ANA’YA KİM VERECEK?

12 Eylül dönemi kayıplarıyla ilgili kurulan alt komisyondan Kırbayır ile ilgili kara bir haber geldi.

13 Eylül 1980’de evinden alınıp 247. Piyade Alayı’na, orada bir hafta tutulduktan sonra da Kars Askeri Gözetimevi’ne gönderilen Kırbayır’ın, sorgu evi olarak kullanılan Dede Korkut Eğitim Enstitüsünde emniyet personelince sorgulandığını, işkenceye tabi tutulduğu ve 8 Ekim 1980’de öldürüldüğünü anımsatan İnsan Hakları Komisyon Başkanı Zafer Üskül, polisin ise Karabayır’ın gözaltında tutulduğu yerden kaçtığına ilişkin tutanak tuttuğunu kaydetti.

Yani polise göre Kırbayıri gözaltında tutulduğu binanın üçüncü katından atlayarak kaçmış!

Üstelik yine Komisyon’a göre Kırbayır’ın ‘yok olmasının’ ardından Kars Cumhuriyet Savcılığı hiçbir soruşturma girişimi olmamış. Çok sonraları başlayan soruşturma ise hala sürüyor!

Üskül, o dönemde emniyet, MİT ve sıkıyönetimde görev yapan kişilerin isimlerini istediklerini, Emniyet ve MİT’ten çok kısa sürede yanıt aldıklarını, ancak Milli Savunma Bakanlığı’ndan henüz bir yanıt alamadıklarını kaydediyor.

Milli Savunma Bakanı kim? Vecdi Gönül!

İŞKENCEYE GÖTÜRÜLÜŞÜNE TANIK OLANLAR VAR

O dönemde görev yapan polis ve bekçiler, MİT görevlileri, Cemil Kırbayır ile birlikte gözetimevinden sorgu evine götürülen 3 kişi, gözetimevine Kırbayır’ın götürülüşüne tanık olanlar ve Kırbayır ile ilgili bilgi sahibi başka kişileri de dinlediklerini kaydeden Üskül, şunları söyledi:

”Bütün bunlardan şöyle bir sonuç çıkıyor: Kırbayır, 13 Eyül 1980’de yakalanmıştır. Bir hafta kadar Göle’de tutulmuştur, sonra Kars’a nakledilmiştir. Kars’ta gözetimevine alınmıştır. O sırada gözetimevinde yüzlerce insan bulunmaktadır. Bir polis ekibi sorguya alınması istenen kişileri gözetimevinden almakta sorguevine götürmekte, sorgu bittikten sonra da gözetimevine tekrar götürmektedir. Sorguevinde, emniyet görevlileri, MİT gözlemcisi ve sıkıyönetim görevlileri sorgulamada bulunmaktadır. Bu düzen içinde Kırbayır, 8 Ekim 1980’de sorguevine getirilmiştir. Birlikte getirildiği 3 kişi aynı gün götürüldüğü halde Kırbayır, götürülmemiştir. Kırbayır’ın kaçtığına ilişkin bir tutanak tutulmuştur. Kaçmasından sorumlu sayılan 3 polis memuruna kınama cezası verilmiştir ki kınama cezası hafif bir cezadır.”

”İŞKENCE YAPILMIŞTIR”

Bu seyir içinde yaptıkları değerlendirmeyi aktaran Üskül devam ediyor anlatmaya:

”Cemil Kırbayır’a sorguevinde işkence yapılmıştır. Bilgisine başvurduğumuz bazı kamu görevlileri o sorguevinde işkence yapıldığını ve Cemil Kırbayır’ın kaçmasının mümkün olmadığını ifade etmişlerdir. Bize göre de bir kişinin oradan kaçma ihtimali yoktur. Sorguya getirilen kişi gözleri bağlı getiriliyor, sorgulamayı beklerken hücreye konulmaktadır, sonra yine gözleri bağlı sorgu odasına alınmaktadır, sorgu sırasında da bu kişinin gözlerinin bağlı olması gerekmektedir. Gözlerinin bağlı kalması için ellerinin arkadan bağlı olması gerekir. Sorgulamadan önce ya da sonra kalorifer borusuna kelepçelenen bir kişinin kaçma ihtimali aşağı yukarı yoktur. 2. ya da 3. kattan atladığı söyleniyor. Bunu başarması da akla uygun gelmemektedir. Atlaması halinde ise koşarak oradan uzaklaşması son derece zor görünmektedir.”

”VİCDAN SAHİBİ KİŞİLERİN YER GÖSTERMESİNİ BEKLİYORUZ”

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Üskül, ”Size göre gözaltındayken öldürüldü mü?” sorusuna ”Bizim kanaatimiz o yöndedir” yanıtını verdi.

Bu daha da acı. Devletin bizzat kendisi devlet görevlilerinin gözaltına aldıkları bir zanlıyı öldürdüklerini dolaylı olarak kabul ediyor.

AĞLAMA SEN…

Üskül’ün sözleri böyle ama 103 yaşında acılı ana “Oğlumu bulana kadar ölmem” diyor.

“Son defa ‘Cemil’ dedim, o da ‘Anne’ dedi, bir daha yüzünü görmedim” diye de acısını anlatmaya çalışıyor hıçkırıklarla kesilen acılı sesiyle.

Hani şair sormuş ya, ‘Sizin hiç babanız öldü mü’ diye…

Berfo Ana da soruyor vicdan sahiplerine ‘Sizin hiç evladınız gözaltında kaybedildi mi’ diyerek.. Ama başlar öne düşüyor. Acılı anaya kimse yanıt veremiyor!

Yorum yapın