Sivil Toplum Üzerine

İnsanların kişisel sınıflandırmalarını yaparken etiket, şapka ya da kimlik kullanılır.. Herkeste bunlardan birkaç tane var! Şöyle ki: Cinsiyet, yaş, din, ırk, milliyet, ideoloji, eğitim ve meslek grupları bu etiketlerin ana bölümleri. Bir de bunların bazılarının ikincil hatta üçüncül parçaları var. Örneğin, işçidir.. “Falan fabrikada, filanca iş kolunda çalışır” denildiğinde onu daha ayrıntılı tanırız. Patrondur… “Falan Holding’de yöneticidir… Şu okulun şu bölümünü bitirmiştir…” dediğimizde yine etiket/ lerini ya da şapka/ larını takıveririz..

STK

Çağdaş Dünyada ülke/ ler çapında, Sivil ve Resmî Toplumları oluşturanlar arasındaki ortak ve en büyük olay, seçim sandığında oy kullanılabilinmesi durumudur. Yani ister işçi ya da patron, ister devlet memuru, ister subay vb. olsun 18 yaşını bitiren herkes, kullanabildiği tek oyun karşılığında Sivil Toplum üyeliğini hak eder! Seçim sandığı başında tek, eşit ve sivildir her biri. Hiç kimsenin üniforması, etiketi ya da herhangi bir özelliğinden dolayı aldığı bir güç yoktur. Kadın- erkek eşitliği bile -kâğıt üzerinde dahi olsa- sağlanmıştır!

Ancak, bu bir gün sürer! Seçimden sonra evli evine döner, köylü köyüne…

Ve asıl ST üyeliği bundan sonra başlar… Daha doğrusu; daha önce başlamıştır da, bir günlük ara vermiştir. Yukarıda değindiğim etiketler, şapkalar, unvanlar vb. hemen ertesi gün yerlerini alır yine… Sivil toplum- resmî toplum ayrımı başlamıştır… Ama bu ayırım yapay bir ayrımdır… Aynı yerde, aynı çağda yaşayan insanların birbirlerini ötekileştirmeleri, düşman ilan etmeleri kadar anlamsız bir şey olamaz! Ama oluyor… Bunun sorgulamasını başka bloglara bırakalım şimdilik…

Sivil Toplum (ST) ve Resmî Toplum (RT) neden önemlidir?

Çünkü ST; ekonomiyle uğraşır, insanların karnını doyurup ayağa kalkmasını sağlar.

Çünkü ST; bilimle uğraşır, evrenin değişim ve gelişiminin sırlarını çözmeye çalışır, bunların “insanlara yararlı hale gelmesi nasıl olur?” sorusuna yanıt arar…

Çünkü ST; sanat ve sporla uğraşır. Hayatın renklenmesini sağlar… Geçen blogumda yazdığım “ancak ondan sonra hayat, resimdeki gibi renkli bir HAYAT olmuş!” sözünün gereklerini yerine getirir!

Resmî Toplum (=Devlet) ise; bütün bunların organizasyonunu yapar, bu çabalarının ve sivil toplumun iç- dış güvenliğini sağlar… Bunu da kimsenin kara kaşı, kara gözü için yapmaz elbette… Karşılığını ister… Bu “karşılık” ise öyle önemlidir ki… Tüm dünyada bin yıllardır bunun kavgası verilir… Yurdum topraklarında 1000 yıldır bir söz üretilmiştir: “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” diye. Devletin başına geçmezsen kuzguna yem olursun. O derece yani…

Ve bu iki toplum; hem kendi içlerinde, hem birbirleriyle bin yıllardır didişip dururlar bu çok çok önemli “karşılık” ı ele geçirmek için, elde tutmak için… Bu işlemin adına da “politika (=siyaset)” derler…

Ve burada, olabildiğince açık ve net tanımlar getirmeye çalıştığım halde; gerçek hayatta öylesine birbirine girmişler ki, kimin ne olduğunu, kimin kimden yana olduğunu, kime karşı olduğunu anlamak hayli zordur! Başta da dediğim gibi, herkesin birden çok etiketinin, birden çok şapkasının olmasıdır, bunun nedeni…

Yorum yapın