Miras

Hiç kimse ama hiç kimse hayata sıfırdan başlamıyor..

Bu denli kesin yargımın nedeni; atadan, babadan kalma tarla, ev vb. ‘maddi miras’ değil..

Genetik sakatlıklar/hastalıklardan, doğum sırasında ya da bebekliğinde oluşan kazalardan, vb. dolayı bazıları için “yarışa eksiden başlıyor” desek de, konumuz bu da değil şimdi..

Milyonlarca yıldır insanın kendi atalarının kazandığı ve kaybettiği tüm duygular, düşünceler, inanç vb. genetik olarak kodlanmış.. Daha sonra hayatta karşılaşılan olaylar o kodlara yeni biçimler vermiş..

İnsan, büyürken aldığı eğitim, okuduğu kitaplar, izlediği filmler, tiyatro oyunları vb. yardımıyla -deyim yerindeyse- ‘düşünsel genetik mutasyon’la nitel değişime uğruyor. Gelişen beyinsel faaliyetleri /de genlerine işleniyor ve bir sonraki kuşağın genlerine aktarılıyor.. Böylece devam ediyor..

“Kana çekim” diye bir şey var Anadolu’da.. Genetik mirası böyle açıklamışlar.. Mizaç (=huy, yaradılış, tabiat, karakter) diyoruz.. “İnatçılığı babasına çekmiş..” ya da “sakinliği aynı annesi gibi.. Hık demiş burnundan düşmüş” deniyor.. “Zekâsı dedesi gibi.. O da böyle leb demeden leblebiyi anlardı” vb., vb.

Ama hiçbir insan, bir diğeri ile (kendinden öncekiler dâhil) tıpatıp, tek fabrikadan çıkmış aynı marka, aynı model arabalar gibi benzer değil! Neden herkesin farklı olduğunun, insanları sınıflandırmanın, ortak hareket ettirmenin neden çok çok zor olduğunun yanıtı hiçbir zaman matematik kesinlikle verilemeyecektir. Tek hücreli canlılar değiliz ki! Bölünerek çoğalmıyoruz..

Tamam, “insan çevre yaratığıdır!” demiştim ama -yine deyim yerindeyse- bir yatay, bir de dikey çevre var! “Yatay” olanı günümüzde yaşayanlar, “dikey” olanı da “bizden önce geçenler!”

İnsana ait tüm özellikler: Dikey çevreden genler tarafından taşınıyor! Yatay çevrenin elemanları tarafından da ya geliştiriliyor, ya da köreltiliyor. Bir sonraki kuşağa yine genler tarafından aktarılıyor!

Bu gelişim ve köreltişim çok önemli! Bir önceki kuşaktan alınanlar; eğitim-öğretim yoluyla tekrarlandığında unutulmamış, artı yeni şeyler katıldığında geliştirmiş oluyor.. Tersi de doğru bu teorinin. Bir önceki kuşaktan alınanlar beslenmezse ve unutulursa köreltilmiş oluyor. Ve -bazı özel durumlar dışında- zamanla ömrünü dolduruyor. Bir kaç kuşak sonra aktarım duruyor.

Ve bunun bile olumlusu-olumsuzu var. ”Aile Dizimi” adlı terapi yöntemine göre, önceki kuşakların işlediği ve sorumluluğu alınmamış kötü fiiller, çocuklar veya torunların hayatlarında olumsuzluklara yol açıyor.”

Ne diyelim.. Kimsenin peşini bırakmayacak ‘kötü genetik miras’ı olmasın!

Yorum yapın