GEZİ PARKI, SOSYAL MEDYA, HALKIN HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Türkiye’nin en küçük ilinde yaşayan biri olarak gezi parkı olaylarından 3 gün sonra haberim oldu. Daha doğrusu izlediğim tv kanalarının hiç biri olayların gerçek boyutunu söylemiyor, 1-2 dakikalık kıytırık haberlerle geçiştiriyordu. Gezi parkı olayları başladığında hasta olduğumdan internettende uzak durma zorunda kalmıştım. Taki olayların 3. günü Ankara’da yaşayan yakın arkadaşımın www.infial.com.tr genel yayın yönetmeni Murat Sarıusta ile skype üzerinden yaptığımız konuşmada “olaylardan haberin yok galiba Türkiye kıyameti yaşıyor” sözü üzerine irkildim. Önce inanmadım, abartıyor yada şaka yapıyor herhalde dedim. İzlediğim tv kanallarında 2-3 bin kişinin gezi parkında eylem yaptığını dinlemiştim ama herzaman olan eylemlerden biri deyip geçmiştim. Öyleya madem türkiye kıyameti yaşıyordu neden izlediğim tv kanallarından bu kıyametten bahsedilmiyordu ki? Olaylar İstanbul’la sınırlı kalmayıp, Ankara, izmir, antalya hasılı tüm Türkiye’ye yayılmışsa buna basın nasıl duyarsız kalabilirdi, nasıl olurduda halka bundan bahsetmezdi? Yok yok dediğim gibi arkadaşım abartıyor olmalıydı.

 
Sonrasında başbakanın “toplumların baş belası” dediği “sosyal medyanın” gündemine bakayım dedim. Facebook ve twitter’e login olur olmaz adeta kanım dondu. Kişi listemde ekli olanlar, takip ettiğim kişiler tarafından Türkiye’nin heryerinden gezi parkı olaylarının protesto edildiği gösterilerin sosyal medyaya yüklenmiş, video ve resimlerini görünce olayın gezi parkında toplanan 2-3 bin kişiden ibaret olmayıp yüzbinlerin katıldığı eylemlerle tüm türkiye’ye yayıldığını öğrenmiş oldum. Evet basının tam anlamıyla özgür olmadığını biliyor, bir şekilde iktidarla al gülüm ver gülüm ilişkisi içinde olduğunu biliyor, az çok tahmin ediyordum. Ama bu çıkar ilişkisinin neredeyse tüm medyayı kapsadığını hiçbir zaman düşünmedim. Belkide düşünmek istemedim bilmiyorum. Halkın haber alma özgürlüğünün bu denli kısıtlanacağı haberlerin bu denli taraflı yayınlanağı gezi parkı olaylarında tüm çıplaklığıyla meydana çıkmıştır. Bu dönemi özellikle “iletişim fakültesi öğrencilerinin” iyi incelemesi gerektiğini düşünüyorum.

İYİKİ VARSIN SOSYAL MEDYA

Neyseki birilerinin baş belası dediği sosyal medya varmışta ben gibi anadolunun ücra köşesinde yaşayan sıradan bir vatandaşın haber alma özgürlüğünün önü açılmış oldu. Sosyal medya olmasa inanın o koca koca medya kuruluşları üç maymunu oynamaya devam edecekti. Medya kuruluşları 3 haziran’dan itibaren oda sosyal medyada kendileriyle geçilen dalga, kamu oyu baskısı üzerine olayları yayınlamaya başladı.

İKTİDAR SOSYAL MEDYAYI NEDEN BAŞ BELASI OLARAK TANIMLIYOR?
Çünkü sosyal medyadaki hiç bir kullanıcıyı para vererek susturamıyor, hiç bir kullanıcının işine son veremiyor. İşte bu yüzden tamda bu yüzden “sosyal medya” tüm dünyadaki otoriter iktidarların başlarına beladır.! Sosyal medya bir anlamda firavunlaşan medyanın yıkımıdır. Bu yeni dünya düzeninde kanvansiyonel medya sosyal medyanın çok gerisinde kalmış, otoriter iktidar(lar) parayla satın alamadığı, susturamadığı bu insanları ve platformları varlıklarını tehdit eden bir düşman olarak görmektedirler. Yaşları itibariyle bu yeni düzene ayak uyduramayan iktidar mensupları şunu asla unutmasın. Bu yeni dünyayı eski dünyanın parametleriyle okuyamazlar. Ya bu yeni düzene ayak uyduracaklar yada yok olup gidecekler.

Yorum yapın