CANLARIMIZ

Onlar bizim canlarımız. Tırnağının ucuna bir zarar gelmesini istemeyiz. Onun canı yansa bizim canımız yüz kat daha yanar. Gözümüzden sakınırız onları. Yemeyiz yediririz, giymeyiz giydiririz. Onlar gülerse biz güleriz. Hele bir de anaysanız bu düşkünlük zaten doğuştan gelme olduğu için kat be kat artmıştır.

İşte o gözbebeklerimiz son zamanlarda artan bir şekilde kız veya oğlan çocuğu demeden kaçırılıyor, tecavüz ediliyor, hunharca öldürülüyor. Gerçekten toplum bu konuda bir panik halinde. Her yerde bu konu konuşuluyor. Artık kimse çocuğunu bir an olsun gözünün önünden ayırmak istemiyor. Zaten kimseye güven duyulmayan bir toplumda yaşamanın yükü şimdi biraz daha omuzlarıma bastırıyor.

Peki, neden bu olaylar arttı? Bunları önlemenin çaresi yok mu? Anneler babalar nasıl önlemler almalı ki çocuklarını bu insan(!)lardan koruyabilsinler. Halkın nabzını tuttuğumuzda ne yapacaklarını bilmediklerini, çocuklarını bir yere yollamamanın önlem olacağını düşündüklerini anlıyorsunuz.
Kameraların hemen hemen her sokakta, binada, kuruluşta olduğunu düşünürsek bunu yapanın aklı yok gibi geliyor insana. Bu durumlar çoğu ailenin başına onların yakınları hatta akrabaları tarafından geliyor. Zaten olayın yumuşak karnı burası. Hiç şüphe edilmiyor onlardan. Ya da edilmek istenmiyor, yakıştırılmıyor. Bazıları intikam maksatlı olsa da genellikle cinsel sapıklık yönü ağır basıyor yapılanlarda.

En yakınınızdaki birinin böyle biri olduğunu düşünebiliyor musunuz? Bu ne ağır bir yüktür…
“Yalnız yaşayan ve cam önü süsü olarak çocuklara özgü süsler kullanan kişilere dikkat edin” dedi bir uzman. Tabii bununla bitmiyor. Adam evli barklı, çoluk çocuk sahibi ama öyle biri olabiliyor. Eğilimlerini anlamak için çok iyi gözlemci olmak gerekiyor. Mutlaka açık veriyorlar bu tipler ama o kadar ileriye gidebilecekleri tahmin edilmiyor. Çocukların ağabey gözü ile baktıkları kişilerin davranışları belki ağabey dedikleri için onlara o kadar kötü gelmeyebilir. Örneğin eve giren bir akraba ailenin küçük kızını her fırsatta elliyorsa, bilgisayara bakalım diye onunla baş başa kalmaya çalışıyorsa annesi bunu fark etmeli, “sana kendi ağabeyin böyle davranıyor mu kızım?” demelidir.

Tabii ilk başta da o akrabayı uzaklaştırmalıdır evden. Ama işte sorun burada başlıyor. Kadın kocaya söylüyor; koca “olmaz öyle şey benim yeğenim yapmaz” diyor falan. Yani ortalık bu yüzden böyle tiplere boş bırakılabiliyor ve daha da ileriye gitmelerine neden olunuyor. Bu yazdıklarım benim konu ile ilgili dinlemelerimden toparladıklarım. Dün okuduğum bir paylaşımda ise Amerika’da çocuk ile ailesi arasında belirlenen bir şifre kötü niyetli insanlar durdurabiliyor. Örneğin “annene götüreyim seni “dediğinde birisi çocuk ona öğretilen şifreyi adama soruyor. Böyle bir yöntem de caydırıcı olabilir.

Olayı bir fedofili vakası Türkçesi sübyancılık olarak ele almak; yani hastalık boyutuna indirgemek de böyle tiplerin bu mazeretin arkasına sığınmasına neden olmaktadır. (Hoş, küçücük kızlarla evlenen koca koca adamların yaptıkları nedir; bu değil mi? Onlar da evlilik adı altında ailelerin rızası ile çocukları alıp tecavüz edip diri diri hayat mezarlığına gömmüyorlar mı? )Hasta diye kabul edilenler yarın öbür gün salıverilmektedirler yine aynı durumlara yol açacakları düşünülmeden. Ne kadar tedavi edilebilir bir durumdur bilemiyorum. Neden böyle olmuşlardır? Yetiştirilmelerinde mi bir sorun vardır? Başlarına gelen bir olay mı onları böyle yapmıştır. Sorular çok.

Tek taraflı düşünmemek lazım ama kusura bakmayın bu konuda tek taraflı düşünmek zorundayız. Her gün bir kadınımızın öldürüldüğü, hükümetin buna bir çözüm bulmadığı ülkemizde bir de her gün hunharca öldürülen çocuklar durumu ortaya çıktı.
Hükümet bir an önce bu duruma el koymalı. Aileler bilinçlendirilmeli. Cezalar fazlalaştırılmalı. Hatta olabileceğin en fazlasından olmalıdır ki caydırabilsin.

Üç-beş çocuk öğüdü verenler önce doğurduklarımızı korusunlar yeter!

Yorum yapın